- Risk ve Belirsizlik farklı şeylerdir. Yani bir olayın Riski olması ile Belirsiz olması farklı durumları ifade eder. Risk konusunda bir sonuç mutlaka vardır. Riskli bir konu ile ilgili olarak; bir çabanın sonucunda istediğinize ulaşmak olasılıksal olarak mümkündür. Risk bir sonucun olma olasılığını ifade eder kabaca. Ancak belirsizlik böyle bir şey değil. Belirsizlik konusu bir durum hakkındaki olası sonuçların olasılıksal genişliğini tanımlar. Ancak bu olası sonuçların gerçekleşme aralıkları o kadar geniştir ki , sonuç konusundaki çıktıları iyi ya da kötü olarak kestiremezsiniz. Olasılıksal olarak bir çıktı belirleyemezsiniz. Beklentilerinizi de belirsizlik durumunda tanımlayamazsınız. Belirsizlik durumu çok sıkıntılı ve kaynak tüketen bir süreçtir. Risk ile belirsizlik arasında kurulabilecek bir bağ ise çok riskli olaylardır. Çok riskli olaylar sonuçları belirsiz olan olası sonuçların geniş bir karışımıdır. Kaynak: Seth Godin Blog
- Bilimsel alanda ne kadar doğru bir istatistik değeri vardır bilmiyorum Kabukları Sert olan canlıların çoğunda omurganın bulunmadığını söylemiş Halil Cibran. Bu hipotez'i bir metafor olarak ele alırsak sanırım doğru. Etrafımızdaki pek çok "omurgasız" 'ın kabukları çok "sert" !!!!. Bunun üzerine Tayfun Talipoğlu'nun Yurt gazetesinde bir makalesi var.
- Jorge Louis Borge'nin lafı güzelmiş. "Eninde sonunda herşey bir kitap olmak için vardır". Yani anılarınız ne kadar çok ise bunlar anlatılmaya değer şeylerdir ve bunları yazmak, kitaplaştırmak ile mutlaka bunun birilerine faydası dokunur. Bunlar tarihe düşülmüş notlardır. Mutlaka zaman içerisinde bir şekilde değerlenir. Önemli olan somutlaştırmak ve gerisini zaman akışı içerisine bırakmak. Elbet okyanustaki şişe bir gün karaya vurur ve birisi şişenin içindekileri okur. Anılar aynı zamanda deneyime de işaret eder. Eğer deneyimleriniz yoksa yani hayatınız tek düze ve aynı ise ne olursanız olun yazacak, paylaşacak ve fayda sağlayacak bir şeyinizde olmaz. Kim bilir farkında olmadan ne deneyimler kayboldu gitti ya da ne boş hayatlar yaşandı ve bitti...
- Sigmund Freud'un meşhur bir lafı var. "Bir canlının insan olduğunun göstergesi onun düşünebiliyor olmasıdır. Ancak bu, her düşünebilen canlının insan olduğu anlamına gelmez." Şimdi bu laf üzerinde küçük bir değişiklik yapalım. "Akademik ünvanlar bir bilim insanını tanımlar ancak bu her akademik ünvana sahip olanında bilim insanı olacağı anlamına gelmez."
-Örgütler üretim türlerine göre bir "organizma mekaniği" kavramı altında amaçlarını gerçekleştirirler. Organizma mekaniği Örgütün üretimini sağlayan mekanik ve analitik yapılar (makineler, prosesler, kurallar, vs..) ile aynı zamanda bu mekanik yapı içerisinde onun çalışmasını sağlayan üretime mekanik yapının dışında da katkı sağlayan Organik Yapılar (insan, emek faktörü) bunların birleşiminden ortaya çıkar. Kaynak: Mehmet Semih Söylemez, "Duygusal Sermaye", s.30. Önemli bir kavram bence. Organizma Mekaniğinin en dikkat edilmesi gereken yeri ise Emek Yoğun Sektörler. Üretim temelinde ne kadar insan varsa Organizma Mekaniği kavramı o kadar önemli oluyor. Organizma Mekaniğinin yoğunluğu tamamen Emek yoğunluğu ile (Düşünsel Emek ve Fiziksel Emek) alakalı. Organizma Mekaniği tamamen değişken bir yapıdır. Hiç bir zaman öngörülen ve belirlenen şekilde varlığını uzun süre verimli olarak sürdüremez.
-Savaş Şakar'dan yine..."Eğer işiniz sizin için tutku yöneticiniz için sadece iş ise sıkıntılar başlar. Tam tersi içinde aynı şey geçerli. İşine tutku gözüyle bakan astlar uzlaşmacı olmakta zorlanırlar. Bu yüzden yükselmekte ya da takdir görmekte zorlanırlar. İşine tutku gözüyle bakan yöneticilerde aşağıya eziyet ederler."
-"Teşhissiz tanım belki bilim olabilir; ama tanımsız teşhis suistimaldir." Charles Dana Tomlin Kaynak: Ugur Özmen
- Bilimsel alanda ne kadar doğru bir istatistik değeri vardır bilmiyorum Kabukları Sert olan canlıların çoğunda omurganın bulunmadığını söylemiş Halil Cibran. Bu hipotez'i bir metafor olarak ele alırsak sanırım doğru. Etrafımızdaki pek çok "omurgasız" 'ın kabukları çok "sert" !!!!. Bunun üzerine Tayfun Talipoğlu'nun Yurt gazetesinde bir makalesi var.
- Jorge Louis Borge'nin lafı güzelmiş. "Eninde sonunda herşey bir kitap olmak için vardır". Yani anılarınız ne kadar çok ise bunlar anlatılmaya değer şeylerdir ve bunları yazmak, kitaplaştırmak ile mutlaka bunun birilerine faydası dokunur. Bunlar tarihe düşülmüş notlardır. Mutlaka zaman içerisinde bir şekilde değerlenir. Önemli olan somutlaştırmak ve gerisini zaman akışı içerisine bırakmak. Elbet okyanustaki şişe bir gün karaya vurur ve birisi şişenin içindekileri okur. Anılar aynı zamanda deneyime de işaret eder. Eğer deneyimleriniz yoksa yani hayatınız tek düze ve aynı ise ne olursanız olun yazacak, paylaşacak ve fayda sağlayacak bir şeyinizde olmaz. Kim bilir farkında olmadan ne deneyimler kayboldu gitti ya da ne boş hayatlar yaşandı ve bitti...
- Sigmund Freud'un meşhur bir lafı var. "Bir canlının insan olduğunun göstergesi onun düşünebiliyor olmasıdır. Ancak bu, her düşünebilen canlının insan olduğu anlamına gelmez." Şimdi bu laf üzerinde küçük bir değişiklik yapalım. "Akademik ünvanlar bir bilim insanını tanımlar ancak bu her akademik ünvana sahip olanında bilim insanı olacağı anlamına gelmez."
-Örgütler üretim türlerine göre bir "organizma mekaniği" kavramı altında amaçlarını gerçekleştirirler. Organizma mekaniği Örgütün üretimini sağlayan mekanik ve analitik yapılar (makineler, prosesler, kurallar, vs..) ile aynı zamanda bu mekanik yapı içerisinde onun çalışmasını sağlayan üretime mekanik yapının dışında da katkı sağlayan Organik Yapılar (insan, emek faktörü) bunların birleşiminden ortaya çıkar. Kaynak: Mehmet Semih Söylemez, "Duygusal Sermaye", s.30. Önemli bir kavram bence. Organizma Mekaniğinin en dikkat edilmesi gereken yeri ise Emek Yoğun Sektörler. Üretim temelinde ne kadar insan varsa Organizma Mekaniği kavramı o kadar önemli oluyor. Organizma Mekaniğinin yoğunluğu tamamen Emek yoğunluğu ile (Düşünsel Emek ve Fiziksel Emek) alakalı. Organizma Mekaniği tamamen değişken bir yapıdır. Hiç bir zaman öngörülen ve belirlenen şekilde varlığını uzun süre verimli olarak sürdüremez.
-Savaş Şakar'dan yine..."Eğer işiniz sizin için tutku yöneticiniz için sadece iş ise sıkıntılar başlar. Tam tersi içinde aynı şey geçerli. İşine tutku gözüyle bakan astlar uzlaşmacı olmakta zorlanırlar. Bu yüzden yükselmekte ya da takdir görmekte zorlanırlar. İşine tutku gözüyle bakan yöneticilerde aşağıya eziyet ederler."
-"Teşhissiz tanım belki bilim olabilir; ama tanımsız teşhis suistimaldir." Charles Dana Tomlin Kaynak: Ugur Özmen
Yorumlar
Yorum Gönder