Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hafıza Kırıntıları - 27

Eğer bir kitap Hafıza kırıntılarına girdi ise bu normal bir eser değil demektir. Hani bazı kitaplar olur bir okumaya başlarsınız ancak bırakamazsınız gözleriniz lokma gibi şişer, küçülür artık ancak bir şey sizi okumanız konusunda ikna eder ya. İşte bu kitap öyle bir kitap. Kendime ait yaklaşık 1000 cilde yakın kitabım var ve mutlaka bir yolunu bulup bir satırda olsa okumaya çalışırım. Bütçem elverdiği sürece de mutlaka okumasam dahi ayda 10-15 cilt alırım atarım kenara.Tabi bunlar genelde rassal değil bir anlamı bir ağırlığı olan kitaplardır. Ya tavsiyedir ya bir kitabın kaynakçasından takıldığım bir kitaptır ya da çok nadir de olsa rastsaldır. Bu kitapta bir tavsiye idi ve aylık 10-15 'lik listem içerisinde idi. 2 gün önce öylesine raftan ancak bırakamıyorum. Hayvanlardan Tanrılara - Sapiens İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi Yuval Noah Harari Hemen not düşeyim; Öncelikle bu kitabı okumadan önce inançsal ön yargı ıvır zıvır basit sosyo-politik , ekonomik zırvalıklar tarihsel sa

Hafıza Kırıntıları 26

Bu yazıyı Yalansavar.org sitesindeki şu yazıdan olduğu gibi almak istiyorum. Çünki Kısaltılacak  ya da üzerinde güzel bir kaç konsantre söz edilecek bir yazı değil. Isaac Asimov'un 1980 yılında bir bilim dergisinde yayınlanan bir yazısı. Kaan Öztürk Hoca'nın arşivinden... En sevdiğim öykülerden biri (hiç kuşkusuz yakıştırma bir öykü bu, yoksa nasıl anımsardım?) Profesör Niels Bohr’un çalışma masasının arkasındaki duvarda asılı at nalına ilişkin olan öyküdür. Bir ziyaretçi nala şaşkınlıkla baktıktan sonra sormadan edememiş: “Profesör Bohr, siz dünyanın en büyük bilim adamlarından birisisiniz. Bu nalın size uğur getireceğine inanıyor olamazsınız.” “Elbette inanmıyorum,” diye cevap vermiş Bohr, gülümseyerek, “böyle saçmalıklara bir an olsun inanmam. İnanana da, inanmayana da uğur getirirmiş dediler de, onun için astım nalı oraya.” Benim de tatlı bir zaafım vardır, hiç vazgeçemediğim bir alışkanlık: Tahtaya vurmak. Esaslı bir laf ettiğimde, ya da şansımın yaver gittiği

Hafıza Kırıntıları - 25

Etrafımda bir Einstein modasıdır gidiyor bu aralar. Bende alıp şu üç kitabını okumaya karar verdim. Bir fizikçi olmasından öte acayip bir düşünce derinliği olan bir kişi. Bana göre iyi bir filozof aynı zamanda. Demek ki bilim insanı olurken normatif bilimci bile olsanız felsefeden kopmayacaksınız. İyi bilim insanı böyle olunuyor. Bizde her zaman felsefe eksik kaldığından bilim insancıkları(!) ortada dolanıyorlar. Neyse taşlamayacaktım.Söz vermiştim.İlginç ve düşündürücü bir kaç alınıtı; - Kitap 1 - Kitap 2 -Kitap 3 -Belli bir yaştan sonra kitap okumak, zihni onun yaratıcı özelliklerinden saptırır. Çok kitap okuyup da, beyninin çok azını kullanan herhangi biri, düşünmenin tembel alışkanlıklarını edinir. Tıpkı vaktinin çoğunu tiyatroda geçirip, kendi hayatını yaşamaktansa, başkalarının hayatını yaşamaya özenen birisi gibi... -Deneyimleyebileceğimiz en güzel coşku gizemli olandır. O, tüm gerçek sanat ve bilimin gücüdür. Bu coşkuya yabancı olan kişi merak hissedemez ve endişe içind

Hafıza Kırıntıları -24

Ömer Hayyam 800 yıl önce bu şiiri yazmış... Genel anlamda günümüzdeki tartışmalar 800 yıl öncesinden hiç bir fark yok. Acaba 800 yıldır hep yerimizde mi sayıyoruz?. Acaba bir 800 yıl sonra ne olacak ? 'Irmaklarından şaraplar akacak' diyorsun, Cennet-i alâ meyhane midir? 'Her mümin'e iki huri' diyorsun, Cennet-i alâ kerhane midir? Tanrı bize cennette vaat ettiği şarabı, Niçin haram etsin bu dünyada, akla sığar mı? Bir sarhoş arap, devesini vurmuş Hamza'nın, Peygamber de yasak etmiş arap'a şarabı. Beni özene bezene yaratan kim? Sen. Ne yapacağımı da yazmışsın önceden. Demek günah işleten de sensin bana, O zaman nedir o cennet cehennem? Kim senin "yasa"nı çignemedi ki söyle? Günahsız bir ömrün ne tadı kalır söyle. Yaptığım kötülüğü kötülükle ödetirsen eğer, Seninle benim aramda ne fark kalır ki söyle. Tanrı bizi çamurdan yarattıgında, Biliyordu bu dünyada ne işimiz olacak. İşlediğim günahlar hep onun emriyledir, O halde cehenn

Hafıza Kırıntıları - 23

- Gerçeklik insanlar ile alakalıdır. İnsanlar -genel olarak- inanmadıkça ortadaki bir durumu gerçek olarak algılamazlar. O şey, durum, istediği kadar var olsun. Dolayısı ile gerçeklik kavramı insan da fiziksel bir materyalden çok genelde çoğunluğun inancına göre şekillenir. İşte bu yüzden gerçek  görecelidir, manipulatiftir. Çünkü gerçek de insan icadıdır. Diğer canlılar için tek bir gerçek vardır. O da kendileridir. Ancak onlarda kendilerinin biraz farkındadırlar ya da hiç farkında bile değildirler. Bir zaman gelir kimsenin inanmadığı, dikkatini çekmediği ama orada belki çok uzun zamandan beri olan bir şey birden bire insanlar tarafından önemsenir ve inanılır, işte o zaman o gerçek olur. Onun dışında istediği kadar "gerçek" olsun bir anlam ifade etmez. Ya da tam tersi olur. O zamana kadar gerçek olan bir şey birden bire ortadan kaybolur. Aslında fiziksel olarak ya da bilgi olarak kaybolmaz sadece artık insanların algısına ve ilgisine göre "gerçek" değildir. - Yuk

Hafıza Kırıntıları-22

- 8. Haziran Yazacağım dedim ama yazamadım. Yazılacak bir şey yoktu doğrusu... Herkes bir şeyler söylüyor, söylüyor, söylüyor... -Söz konusu ahlak ya da etik olunca illaki içinde Tanrı olmak zorunda mıdır ? Etik ya da ahlaki zeminde kurallar belirlenirken ya da bu kurallara uymaya bir şekilde, bir yerlerde, bir sebepten söz verirken bu "dua" eder gibi söz vermek zorunluluğu var mıdır? İnsan kendi kendisine de "bir daha bunu böyle yapmayacağım, böyle yaparsam ben ahlaksızın tekiyim" diyemiyor mu ? Neden "Allahım ben bir daha bunu böyle yaparsam beni taş eyle e mi ?" demek zorundayız. Bu bizi kendi kendimize olmadık şekilde aciz sefil ve zavallı bir varlık yapmaz mı ?. Kendi kendisini durup dururken aşağılayan hor gören bir varlık.Eğer gerçekten öyle isek bu sefer insanlarda neden kibir, mağrurlanma , hatta kendisini tanrısallaşma eğilimi var? Yine deli sorular kafamda. -Her bilgi ancak kaynağı kadar güvenilirdir. -Problemler sürü halinde hareket ederl

Hafıza Kırıntıları-21

- Persona Non Grata  : Siyasi bir terim "İstenmeyen Adam" anlamında kullanılıyormuş. - Tehlikesiz bir fikir genel olarak denenemeyecek kadar değersizdir. - Oscar Wilde - Hayat hikayenizi yazarken kalemi başkasının eline bırakmayın - Harley Davidson - David Hume Sosyal Düşünceler Tarihi içerisinde önemli bir düşünür, ekonomist ve tarihçi. Şu lafı orijinal bir soru. Not almadan durmak olmazdı. "Tanrı kötülüğü istiyor da gücü mü yetmiyor? O halde güçsüzdür. Yoksa gücü yetiyor da önlemek mi istemiyor?. O zaman kötü niyetlidir." - Yarın 7 Haziran 2015. Türkiye genel seçimleri, 25. dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçilmesi için yapılacak genel seçim. Çok önemli bir zaman. Not almadan durmak olmazdı. 8 Haziran günü bir daha yazacağım. -Oyun bitince şah da piyon da aynı kutuya konur.-İtalyan Atasözü