Ana içeriğe atla

Hafıza Kırıntıları - 1

- En iyisini yapmak doğru olanı yapmak olmayabilir.

- Bir şeye katlanmak için alacağımız geçici önlemler  bizi o şeyden kurtarmaz. Bu türden önlemleri üçe ayırabiliriz. Birincisi içinde bulunduğumuz sefil durumu hafife almamıza sebep olan güçlü saptırmalar.İkincisi bu sefalet hissini azaltan geçici tatminler ve üçüncüsü ise bizleri bu hisse duyarsızlaştıran uyuşturucu maddelerdir.(Sigmund Freud, Mutlu Olma İhtimalimiz, s.11)


-Örgüt içerisinde belirli standartlar kurallar, ilkeler ve kurumsal hafıza yok ya da işlemiyor ise bu alanda bir cüceden bir dev yaratılabilir, bir dev ise bir cüce haline kolayca gelebilir. Bu dönüşüm işlemlerine gerekli olan zaman ise çok kısadır. Kısacası standartlar kurallar, ilkeler ve kurumsal hafızanın olmadığı bir örgüt Alice Harikalar Diyarına dönüverir.

-Proaktif Kişiler ihtiyaçları karşılanmadığı zaman çevreyi durumu değiştirmeye çalışırken , Reaktif ya da pasif kişiler kendini değiştirme yoluna gider; küsebilir, kendini o durumu istemediğine inandırabilir, çekip gidebilir...(Acar Baltaş, Türk Kültüründe Yönetmek,s.25)

- İnsanların değerlerini inançlarını ve kullandıkları deyimleri anlamadan onları yönetemezsiniz. (Geert Hofstede)

- Alternatif Maliyet Kavramı ekonominin bel kemiğidir.. Bu kavram bize ettiğiniz her şey başka bir şeyden vazgeçilmesi ile elde edildiğini söyler. Yaşamında bir ekonomisi var her şeyin olduğu gibi. hayatımızda bazı şeylerin alternatif maliyetleri çok ağırdır. Bu maliyetlere katlanmak mantıklı bir karar olamaz fakat eğer bilinçli olarak yapıyor ve  amacınız doğrultusunda ise rasyoneldir. Örneğin akademisyen olmak için amacınız sadece mesleki prestiji ise alternatif maliyeti çok, hatta girilmeyecek kadar yüksektir. Aslında bu kadar yüksek bir alternatif maliyete katlanmak mantıklıda  değildir. Ancak gerçekten, kendiniz tarafından, bilinçli bir karar neticesindeki bir amaç ise alternatif maliyet rasyonel olacak ancak yine de mantıklı olmayacaktır. Dolayısıyla bu seçimi mantıksal argümanlarla çevrenize açıklayamazsınız bunun için öncelikle amacınızı doğru bir şekilde anlatıp bu durumun çevreniz tarafından rasyonelliğini anlamalarını sağlamanız gerekir.

-Toplumdaki rollerin ve kişilerin rol icabı bireye olan tutumları aslında kişinin kendi isteği ile gerçekleşir. Yani kişi rolü ve rolün gerektirdiği çevrenin ilgili davranış özelliklerini gerçekten istiyorsa bunun bedelini ödemelidir. Bu ödeme sürekli olduğu takdirde rol ve ilgili davranışlar çevre tarafından ona kiralanır. Ancak ödemede bir aksama olduğunda toplum o rol'ü ve rolün getirdiği diğer herşeyi hemen geri alır. Taa ki eksik ödemeleri ve faizi tamamlayıp tekrar o role talip olana kadar. Bu nedenledir ki arada bir kiraladığımız rolü unutup içimizden geldiği gibi hareket edip, düşüncelerimizi rolün gölgesinden çıkarttığımız ve ifade ettiğimizde bunun cezasını ailemizden arkadaşlarımızdan amirimizden çocuklarımızdan vs.. fena çekeriz. Rol adındaki bu toplumsal kalıpların varlığı toplumsal yaşamda bir standardizasyon ve basitleştirme için gerekli olmakla beraber, bu şekilde de bir dezavantajı da bulunur. Bu yüzden hayat içerisinde sahip olmak istediğimiz rolleri düşünür ve tasarlarken bu alışveriş kurallarına dikkat etmemiz gereklidir. Ödeyemeyeceğimiz ya da sonradan ödememizin çok zorlaşacağı bedellere sahip rollerin peşinden koşmamak en doğru olanıdır. Bu iş seçerkende böyledir eş seçerken de böyledir.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akademik Unvan Konusu

Eğer bu camiaya uzaksanız unvan/ünvan konusunun ne derecede (!) önemli olduğunu pek bilemeyebilirsiniz. Türk akademik camiasında unvan(bundan sonra böyle diyeceğim) her şeydir. Gerisi teferruattır. Bilenler bilir... Demiştik. Unvan önemli diye. Akademisyenler içerisinde hayat, memat meselesi olan bu unvanlar ancak sahipleri tarafından bir türlü doğru yazılmaz ya da ne anlama geldiklerini - abartmıyorum -%80'i bilmez. Peki doğruları nedir? Bu yazının konusu bu olacak. Dilim döndüğünce. Aslında akademik unvanlar ülkeden ülkeye hatta bilim dalından bilim dalına bile çok değişkenlik göstermekte . Aşağıda Engin Arık hocanın blogundan derlediğim genel bir unvan açıklaması var. Kaynaklar :  [1] , [2] , [3] , [4] Öncelikle Unvan / Ünvan konusunu açıklığa kavuşturalım. TDK sözlüğüne göre doğru yazılış unvan. Yani isim, san manasında. Ünvan diye kullanımları da var ancak Türkçe Dili Resmi Sözlüğüne göre UNVAN. Akademik unvanlar ülkemizde Resmi olarak 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu

Co-Creation Dedikleri Şey.

Aslında Türk iş dünyasının ingilizce, türkçe karışık saçma sapan jargonundan hiç hazetmem. Bana çok itici gelir. Ancak bu dünya da bu şekilde konuşmak sanki bir iştir ya da gerekliliktir. Ne kadar tuhaf ve acayip konuşursanız o kadar adam yerine koyarlar. Oysa ki sizi anlamışlar mıdır?. Kesinlikle hayır. Bu konuda benim çok sevdiğim bir yazı var. Merak edenlere buyrun buradan ... .

Şirketim Güzel Şirketim

İlk kez Hafıza Kırıntısı serisine bir saplama yapıp başka bir konuda "Fikrimi" belirtiyorum. Çünkü doldum yine. Bir şekilde boşaltmam lazım zihnimi. Çünkü bu beni rahatsız ediyor. Son zamanlarda, yıllarda ülkede bir girişim saçmalığı almış başını gidiyor. Saçmalık diyorum çünkü yapılan organizasyonlar oluşturulmaya çalışılan girişimler vs hepsinde ciddi yapısal ve fikri sorunlar var. Ülkede ,genel olarak en iyisini yaptığımız, sadece "mış gibi" yapıp olayı kapatıyoruz. Doğal olarak bu işinde piyasasında ve sektöründe burada saymayacağım bir kaç kafada, şanslı tipler var. Onlarda şişik egolarını dahada katlamak için yoğun çaba içerisinde. Ama ortada iş filan yok. Sadece "yaparmış gibi yapmak" var. Yoğun bir şekilde yüksek meblağlar dönüyor ortada. Ama bu kimin parası nasıl ortaya çıktı soran yok. Bunlar olurken bu tiplerde burada oluşturulan bol "aaayyy ne başarılı. Biliyor musun sıfırdan gelmiş." kalesinde mutlu mesut hiç bir işe yaramadan yaşı