Ana içeriğe atla

Hafıza Kırıntıları-12

“Rekabet yerine paylaşım, para yerine yetenek, yoğun ezber bilgi yerine deneyim”, Dale Dougherty'nin güzel sözü. Bu geleceğin ekonomisinin üzerine temelleneceği ana felsefedir. Paylaşım Ekonomisi.

- Etrafta bir sürü deli varken onların arasında akıllı davranmaya çalışmak ne kadar mantıklı olabiir ki ?. Bunu aynı şekilde etrafta bir sürü akıllı varken deli taklidi yapmak gibi düşünebiliriz. İki argüman arasında fark yoktur. Sorun akıllı bir insanın deli taklidi yapması. Delinin akıllı taklidi yapması kolaydır Çünkü.

- Willy Brandt (1969-1974) yılları arasında Almanya Başbakanı olarak görev yapmıştır. Onun Bende çok iz bırakan bir sözü var. Aynen şöyle. 

if i'm selling to you. i speak your language. if i'm buying from you, dann müssen Sie in meiner Sprache sprechen.
Türkçesi;

Eğer ben sana satıyorsam, senin dilini konuşurum. Eğer sen benden satın alıyorsan o zaman benim dilimi konuşmak zorundasın.
Yani;

Kimin kiminle işi var ise Onun dilinden konuşmak zorunda. Kimin  kime ihtiyacı var ise onun kuralları ile oynamak zorunda. 

Yorumlar

  1. Akıcı bir dil ve devamlı diğer taraftan bakmaya motive eden bir bakış açısıyla yazılmış blog yazılarınızı çok beğendim. Tebrik ederim...

    YanıtlaSil
  2. Yorumunuz benim için değerlidir. Çok teşekkür ederim. Kendi kendime yazıyorum bir şeyler. Ancak sizler gibi okuyucular olunca bundan sonra daha çok dikkat etmek gerekecek sanırım.. :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akademik Unvan Konusu

Eğer bu camiaya uzaksanız unvan/ünvan konusunun ne derecede (!) önemli olduğunu pek bilemeyebilirsiniz. Türk akademik camiasında unvan(bundan sonra böyle diyeceğim) her şeydir. Gerisi teferruattır. Bilenler bilir... Demiştik. Unvan önemli diye. Akademisyenler içerisinde hayat, memat meselesi olan bu unvanlar ancak sahipleri tarafından bir türlü doğru yazılmaz ya da ne anlama geldiklerini - abartmıyorum -%80'i bilmez. Peki doğruları nedir? Bu yazının konusu bu olacak. Dilim döndüğünce. Aslında akademik unvanlar ülkeden ülkeye hatta bilim dalından bilim dalına bile çok değişkenlik göstermekte . Aşağıda Engin Arık hocanın blogundan derlediğim genel bir unvan açıklaması var. Kaynaklar :  [1] , [2] , [3] , [4] Öncelikle Unvan / Ünvan konusunu açıklığa kavuşturalım. TDK sözlüğüne göre doğru yazılış unvan. Yani isim, san manasında. Ünvan diye kullanımları da var ancak Türkçe Dili Resmi Sözlüğüne göre UNVAN. Akademik unvanlar ülkemizde Resmi olarak 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu

Co-Creation Dedikleri Şey.

Aslında Türk iş dünyasının ingilizce, türkçe karışık saçma sapan jargonundan hiç hazetmem. Bana çok itici gelir. Ancak bu dünya da bu şekilde konuşmak sanki bir iştir ya da gerekliliktir. Ne kadar tuhaf ve acayip konuşursanız o kadar adam yerine koyarlar. Oysa ki sizi anlamışlar mıdır?. Kesinlikle hayır. Bu konuda benim çok sevdiğim bir yazı var. Merak edenlere buyrun buradan ... .

Şirketim Güzel Şirketim

İlk kez Hafıza Kırıntısı serisine bir saplama yapıp başka bir konuda "Fikrimi" belirtiyorum. Çünkü doldum yine. Bir şekilde boşaltmam lazım zihnimi. Çünkü bu beni rahatsız ediyor. Son zamanlarda, yıllarda ülkede bir girişim saçmalığı almış başını gidiyor. Saçmalık diyorum çünkü yapılan organizasyonlar oluşturulmaya çalışılan girişimler vs hepsinde ciddi yapısal ve fikri sorunlar var. Ülkede ,genel olarak en iyisini yaptığımız, sadece "mış gibi" yapıp olayı kapatıyoruz. Doğal olarak bu işinde piyasasında ve sektöründe burada saymayacağım bir kaç kafada, şanslı tipler var. Onlarda şişik egolarını dahada katlamak için yoğun çaba içerisinde. Ama ortada iş filan yok. Sadece "yaparmış gibi yapmak" var. Yoğun bir şekilde yüksek meblağlar dönüyor ortada. Ama bu kimin parası nasıl ortaya çıktı soran yok. Bunlar olurken bu tiplerde burada oluşturulan bol "aaayyy ne başarılı. Biliyor musun sıfırdan gelmiş." kalesinde mutlu mesut hiç bir işe yaramadan yaşı