Aslında Türk iş dünyasının ingilizce, türkçe karışık saçma sapan
jargonundan hiç hazetmem. Bana çok itici gelir. Ancak bu dünya da bu
şekilde konuşmak sanki bir iştir ya da gerekliliktir. Ne kadar tuhaf ve
acayip konuşursanız o kadar adam yerine koyarlar. Oysa ki sizi
anlamışlar mıdır?. Kesinlikle hayır. Bu konuda benim çok sevdiğim bir
yazı var. Merak edenlere buyrun buradan ....
Neyse efendim şu Co-Creation
dedikleri şey hakkında bir iki kelam etmek isterim. Fikir eskiye
dayanıyor. İlk kez 1979 yılında bu konunun temelleri oluşturulmaya
başlanıyor ancak gerçek manadaki çalışma ise 2000'de Harward Bussiness
Review'da yayınlanan. Şu makaleden ortaya çıkar. Sonrada elbette gerisi gelir.
Kısaca Co-Creation ;
Birlikte Yaratmak (Co-Creation): Yeni ürünler ve hizmetlerin
yaratılışı süresince kullanıcıların aktif katılımı ile fikir yaratımı,
prototip uygulaması ve test çalışmalarının yapılmasını ifade eder.
“Birlikte Yaratmak” heyecanlı olduğu kadar çatışmacı da olabilir; bu
önlemek için daha kontrollü bir ortamda gerçekleştirebilir ve limitleri
olan bir “Serbest Bırakma” ortamı yaratılabilir. Buna örnek olarak (http://betalabs.nokia.com)
kısmen halka açık yaratılmış bir “Birlikte Yaratma” ortamına güzel bir
örnektir; elbette çevrim dışı ve kapalı ortamlarda da bir çok birlikte yaratma
çalışmaları gerçekleştirilebilir.
Co-Creation ile anılan iki kavram daha var onlarda ;
Kitlesel Yaratım (Crowd Sourcing) : Kitlelerin
katılabileceği hatta diğer katılımcıların girdileri görebilecekleri ve
yorum yapabilecekleri çevrimiçi (online) ortamda bir soru, görev veya
zorluğu aşmaları için bildiri verilmesi ,
Kullanıcı Üretimli İçerik(User Generated Content): Kullanıcıların (burada nihai tüketiciyi kastediyoruz) markayı baz alarak kendi içeriklerini
oluşturabilecekleri, içeriklerini çevrimiçi paylaşmalarına ve içerik
üzerinden tartışabilmelerine olanak sağlayacak bir orta...
Bu konuda çok fazla çalışma ve makaleyi googling ile bulabilirsiniz. Benim bulabildğim en öz türkçesi ise şurada... Bu Co-Creation konusunda da güzel bir slayt gösteriside burada.
geçen gün alakasız biryerlerde aklıma gelmişti bu konu; web olması gerektiği noktaya, kullanıcıların içerik yarattığı bir döneme girmişken facebook örneğinde daha ileri bir noktaya taşınıp: user genenarated development halini aldığını ve bu şekilde facebook api üzerinden binlerce kişi veya firmanın aplikasyonlar yaratarak aslında facebook'un yatırım yapıp geliştirmesi gereken binlerce uygulamayı geliştiriyor.
YanıtlaSilSanırım sonraki senelerde web daha da fazlaapilere bağlı olarak genişleyecek.Kim bilir?
Bence bunu sadece internet teknolojilerine ve yazılım ürünleri ile sınırlandırmamak gerekli. Bu sistem her türlü mal ve hizmet üretiminde bir üretim tekniği olarak ele alınmalı. Elbette dediğinizde doğrudur.
YanıtlaSilPazarlamada "müşteri" çağı da artık geride kalıyor (müşteri her zaman haklıdır, müşteri memnuniyeti vs.). Co-creation müşteri çağının yarattığı bir kavram... Şimdi "hangi çağa" geçileceği konuşuluyor. Ürün çağına geçildiği konuşulsa da (application'lar ve akıllı telefonlara bakılarak) bunun hala bir araç olduğu ve başka büyük bir şeye yaklaştırdığı konuşuluyor. Bakalım o çağ "ne" çağı ve beraberinde hangi yeni kavramları getirecek? Burada ne çağı ya da dönemi olduğu "belirleyici kriter" olarak kullanılıyor. Yani talepleri neyin ya da kimin belirleyeceği. Yeni çağa götürecek anahtar kelimeler ise "eğlence, daha az çalışma, hız, basitlik, her yerde olabilme (ya da globalization)." Müşteri çağının anahtar kelimeleri "farklı hissetmek" ve "yenilik" idi.
YanıtlaSilAynen haklısınız. Bu konuda bir referansta Linus Trovalds'in biyografisinin anlatıldığı Just For Fun (Yalnızca Eğlenmek için) - Papatya yayıncılık. Kitabında geçer. Biyografiyi yazan gazeteci trovalds'e sorar. Şimdiki çağa bilgi çağı diyoruz. Peki bundan sonra ne çağı olacak sizce? diye.
YanıtlaSilTrovalds'in cevabı. Eğlence Çağı. Olur. :)
Her çağ Üretim ve Tüketimi şekillendiren faktör ile adlandırılır :)